fbpx
Büyükbaşlarda kan yolu ile geçen hastalıklar

KAN YOLU İLE GEÇEN HASTALIKLAR VE ÖNLEMİ

Türkiye’de ve dünyada kenelerin kan yolu ile gerek hayvanlara gerekse insanlara bulaştırdığı hastalıklar giderek önemi artan bir sorun haline dönüşmüştür. Ülkemiz kenelerin gelişimini sağlamaya uygun bir coğrafi yapıdadır ve konakçı olabilecek birçok hayvanı da barındırmaktadır. Halk arasında yavsı adı verilen mera keneleri, hayvanlarda kansızlık, zayıflık ve stres oluşturmaları sayesinde süt ve döl veriminde düşüşe neden olmaktadır. Ancak daha da önemlisi taşıdıkları hastalıklardır. Nisan ayında faaliyete geçen keneler, Mayıs-Ağustos ayları arasında bu hastalıkların ortaya çıkmasına neden olurlar.
Kan işeme hastalığı olarak bilinen Babesiosis, özellikle ithal sığırlarda daha şiddetli bir tablo sergiler. İştahsız ve durgun olan ateşli hayvan geviş getirmez. Kanlı olan idrarı daha sonra kahverengi siyah renge dönüşür, dışkı ise sarı-kahverengidir. Süt verimi hızla düşer, gebe inekler yavru düşürebilir. Ancak farklı bir formunda ateş çok yükselmez ve idrar da kan görülmez. Ancak şiddetli halsizlik ve verim kaybı vardır. Kan örnekleri ile tanı konulabilir. Ülkemizde her bölgede yaygın olarak görülür.
Bazı yörelerde halk arasında sıtma olarak bilinen Theileriosis, hastalığın yerleşik olduğu yörelerde %10 ila %20 arasında ölümle sonuçlanır. Ancak başka bölgeden gelen hayvanlarda ve kültür ırklarında ölüm oranı %90’a kadar çıkar. Yüksek ateş, iştahsızlık, geviş getirmeme, kokulu ishal, gözlerde sarılık belirtileri verir ve 1-2 gün içerisinde ölüme neden olabilir.
Özellikle Güney Marmara’da yaygın olarak görülen Anaplasmosis, kenelerin vücudunda daha uzun süre canlı kalabildiği için en çok keneler aracılığı ile geçer. Beden ısısı inişli çıkışlı seyreden hastalıkta şiddetli kansızlık, siyahımsı renkte dışkı ve iştahsızlık görülür. Nadiren ölümle sonuçlanır ancak bulgular 3-4 hafta devam eder.
Kenelerin dışında bazı diğer dış parazitler de sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bunlardan büvelek (diğer adıyla nokra veya akra) sığırları sokar ve yumurtalarını kılların dibine bırakırlar. Larvalar deriyi delerek altına yerleşir ve salgıları ile derinin delinmesine neden olurlar. Nokraları bir hayvanın derisi tabaklanmaz, işlenemez.
Uyuz böceği de deri altına yerleşir ve sürekli kaşıntı ile birlikte tüylerde dökülme, deride kalınlaşma ve kabuklaşma görülebilir.
Yukarıdaki tüm hastalıklar ciddi sonuçlar doğurabilir ve veteriner hekim gözetiminde tedavi gerçekleşir. Ancak alınacak bazı kolay önlemler bu parazitlerin hayvanlara yerleşmesini ve hastalık bulaştırmalarını önler. Bunların arasında zaman zaman rastlanılan çevrenin ilaçlanması pek fayda sağlamadığı gibi kimyasal kalıntı nedeni ile uzun vadede insan ve hayvan sağlığını tehdit edebilmekte, doğal yaşamın sürmesine olanak sağlayan arı gibi bir çok böceğin de ölmesine sebep olmaktadır. Hayvanlara yedirilen, doğal bitki özütleri içeren ürünler ile başarılı bir mücadele sürdürmek mümkündür. Hayvanın kanını kene ve diğer kan emici haşereler için itici hale getiren, terleme ile derisinde parazitlerin barınmasını önleyen bu ürünler sağlıklı bir alternatif sunar. Kan emici böcek ve parazitler için hayvanın kanının lezzetini azaltıp uzak tutan bu tip ürünler hayvanın dışkısı ile atılan larva kabuğunu kalınlaştırır. Böylece haşereler dışkıda üreyemezler ve tüm ahır korunmuş olur.
Sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde büyük maddi hasara yol açarken bir yandan da insan sağlığını tehdit eden kene ve diğer parazitler ile etkili bir mücadele yapılması ve aynı zamanda çevreye ve doğal yaşama zarar verilmemesi öncelikli görevimizdir.